Sonsuzluğa Son Yaklaşmada ..
Uçmak hayatla ölüm denilen çizginin iki tarafında da aynı aslında, uçmak hep bildiğimiz uçmak.
Ufuk hattı, termik, yatış açısı filan işte.. Zılgıt yemek, fırçalanmak semalarda ..
Değişense buralarda tayyare tepesinde oralarda ise gönüllerde kanat çırpmak.
Bir tarafta yelkene diğerinde anılara sarılmak. Sımsıkı, inişten önce son kaçış diyerek.
Bu durakta gülümseyen yüzlere fısıldamak son durakta ise toprağın altına haykırmak.
Ama elinde adına bröve dedikleri artık takmaya küstüğün bir metal parçasıyla kalakalmak bazen uçmak ..
Kızmak bazen söylemeyi planlayıpta soğuk bir mermere karşı boğazında dizilen cümlelere, ..
Bir sıkı sarılamadan, elini öpemeden hemen kalkış izni alıp kaçmaları bazen uçmak.
Ve hep erteleyipte yiyemediğin bir kutu ucuz baklavanın eşsiz keyfini birlikte yaşayamamak uçmak,
Lan deyişine tanıdık hocanla, ter kokusuna bile aşina devrenle..
Aynı kokpiti terletip aynı odayı soluduğun ..
Uçmak bazen hiçte öyle aşağıdan gözüktüğü gibi hoş birşey değil aslında, gerçekten bak..
Ama yinede kırgın kalplerlede olsa uçmak, bize yine hep nefes gibi, su gibi, olmazsa olmaz gibi,
Uçmak biziim gibilere yaşamdan öte, gönlü yerden kesik bir hayatın ölümünden önceki son durak gibi ..
İyi uçuşlar be hoca,
İyi uçuşlar be devre.
~ Tayyarecinin Günlüğü ~